Türkiye b,r yandan Suriye ile normalleşme adımları atarken, bir yandan da Hatay'dan gelen Suriyeli sayıları ve uyarıları ile ile tedirginlik yaşıyordu ki bir skandal yaşandı.

Suriye’nin Türkiye ile normalleşme koşullarının bir parçası olarak İskenderun’u kendi topraklarına isteyeceği Araplar tarafından iddia edilmeye başlandı.

The Arab Weekbeny’de yer alan Fadıl Manasfa imzalı dikkat çeken yazıda; “Resmi Suriye haber ajansı SANA, bugün Türkiye'nin egemenliği altındaki bir coğrafi bölge olan sözde İskenderun İlçesi'nin Türkiye tarafından işgalinin 83. yıldönümüyle ilgili bir haber yayınlamak için bu özel noktayı seçti. Suriye medyası, Suriye-Türkiye ilişkilerinin en iyi olduğu dönemde bu konu hakkında konuşmaktan kaçınmıştı.”  diyerek İskenderun’un Türkiye tarafından işgal edildiği ifadelerini de ayrıca kullandı.

Aftandilian in The Arab Weekly on the U.S. and Iran | The Frederick S. Pardee School of Global Studies

Yeniçağ'da yer alan habere göre, dikkat çekip tedirgin eden söz konusu yazıda ayrıca Suriye'nin Türkiye ile normalleşme koşullarının bir parçası olarak İskenderun meselesini gelecekteki herhangi bir müzakerenin gündemine almak için mevcut fırsatı değerlendirmek istediği  de altı çizilerek iddia edildi.

EGM duyurdu! FETÖ operasyonunda 25 gözaltı daha EGM duyurdu! FETÖ operasyonunda 25 gözaltı daha

Türkiye'yi yerinden zıplatan skandal yazıda Suriye Türkiye ilişkisi ise şu ifadeler eşliğinde aktarıldı:

Esad'dan Erdoğan için ağır sözler: Psikolojik sorunlu, pervasız ve anormal!

"Esad, Türkiye konusunda da pragmatik bir çizgi izliyor. Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyindeki Kürtlerden kurtulmak ve iki ülkenin ortak sınırında Türk Ordusu güçlerinin kontrolünü sağlamak için Şam'la yakınlaşma politikası izlemesi gerektiğinin gayet farkında. Bu, Erdoğan'a Esad'ın karşılıksız vermek istemediği bir hizmet olur.

Esad, Türkiye'nin Şam'la yakınlaşma arayışında çıkarlarının söz konusu olduğunu biliyor. Suriyeli mültecilerin yükünden kurtulmanın yanı sıra sınırlarını istikrara kavuşturmak ve Kürtler üzerindeki vidaları sıkmak istiyor. Ancak rejimi ekonomik ve enerji sorunlarının baskısı altında bocalayan Esad için bu mültecilerin anavatanlarına dönüşünü kabul etmenin bedeli ağır olacak.

Erdoğan, Suriye'ye iyi niyetini ve uzlaşmadan elde edebileceği avantajları göstermek için bazı ekonomik teşvikleri kullanabilirdi. Ankara'nın Suriye'nin yeniden inşası konferansına sponsor olmaya hazır olduğunu ilan edebilir veya Esad ve rejimini rahatsız eden Türkiye merkezli medya kuruluşlarını kapatabilirdi. Hatta Kuzey Suriye'de gerçekleştirmek istediği askeri operasyonu Şam'la yakınlaşması gerçekleşene kadar da erteleyebilirdi.

Esad'ın Erdoğan'la uzlaşmayı reddetmesine rağmen fırsat hala var. Ancak Kuzey Suriye'deki Türk askeri operasyonu, sadece Suriye'nin egemenliğini ihlal etmek için bir kılıf olmamalı, kesin ve hızlı bir görevin arka planına yerleştirilmelidir.

Ankara'daki rejim, bir kısmı Türkiye'de faal olan Suriyeli muhalif gruplara karşı da pozisyonunu net bir şekilde belirlemeli. Ayrıca sınır meseleleri, Esad'ı Türkiye'nin ulusal güvenliği adına Suriye'nin coğrafyasını değiştiren bir normalleşme süreciyle ilişkilendirmeyecek şekilde çözülmelidir. Aksi takdirde iki rejimin yakınlaşması uzun süre arafta kalacaktır."