Gündem

14 Mayıs’ın Anlamı Ve Detayını Hüsamettin Cindoruk Anlattı! Aslında "Yeter Artık Söz Milletin" Ne Demek?

Türkiye'de "Yeter artık söz milletin" denilerek seçim tarihi için 14 Mayıs'ın işaret edilmesi 20 yıllık AKP iktidarıne "paradoks" olarak değerlendirilip eleştiri ve alay konusu yapılırken, çok ilginç bir açıklama geldi.

Türkiye'nin en deneyimli siyasetçi ve hukukçularından ve TBMM eski Başkanı Hüsamettin Cindoruk,  1960 darbesinden bu yana bütün darbe ve muhtıraları yaşamış birisi olarak 14 Mayıs'ın anlamı ve öenmini anlattı.

1960 ve 12 Eylül'de 2 kez hapis yatan, 68 yıldır Türk siyasi yaşamının içinde olan ve her kesim tarafından en deneyimli siyasetçilerden sayılan Hüsamettin Cindoruk, Sözcü'den Ruhat Mengi'ye konuştu ve oldukça dikkat çeken bir bilgiyi de gündeme taşıdı.

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “Rahmetli Menderes 14 Mayıs 1950'de ‘Yeter, söz milletin' demiş ve sandıktan büyük bir zaferle çıkmıştı. Milletimiz 73 yıl sonra  bir kez daha aynı gün darbe şakşakçılarına 'yeter' diyecektir"  demişti ki, akıllara 20 yılı aşkındır zaten tek başına iktidar olan AKP gelince bu sözler bir mantık hatası olarak değerlendirilmiş hatta sosyal medyada bazı kullanıcılar tarafından dalga konusu yyapılmıştı.

Ruhat Mengi'ye konuşan TBMM eski Başkanı Sayın Hüsamettin Cindoruk ise bu tartışma konusu olan açıklamayı "14 Mayıs'ı kabul etmişse gidişi de kabul etmiştir" sözleri ile yaparken, Erdoğan'ın "yeter söz milletin" diyerek verdiği seçim tarihi için "Yanlış veriyor, Menderes muhalefetti, kendisi iktidar ve o söz Menderes'e ait değil, “Yeter Söz Milletin” Demokrat Parti'nin seçim propaganda sloganıydı ve o sloganla muhalefet iktidar oldu. Bu 14 Mayıs'ta yine muhalefet iktidar olabilir, benzetme yanlış ama sonuç aynı çıkabilir." şeklindeki ifadeleri ile dikkat çekti.

"14 Mayıs “muhalefet partilerinin iktidara geldiği” tarihtir" diyen Cindoruk'un dikkat çeken açıklamaları şöyle oldu;

"14 Mayıs uğurlu bir gündür demokrasi tarihimizde, çünkü 1950'de halk iktidar değişikliği yapmıştır, 14 Mayıs'ta iktidar kaybetmiş muhalefet kazanmıştır. Bir anekdot nakledeyim; 1950 seçimlerinde İstanbul'da o zamanki iktidar partisi büyük bir miting yapmıştı ve Vali Fahrettin Kerim, İnönü'ye “İşte İstanbul Paşam” demişti. Hakikaten büyük bir kalabalık toplamış; 100 bin kişi, sonra seçim sonuçları ortaya çıktı. Zamanın başbakanı Şemsettin Günaltay İstanbul'da seçimi kaybetti, Şoförler Cemiyeti Başkanı Senihi Yürüten Demokrat Parti listesinden seçimi kazandı ve o sürprizlerden sonra Türkiye demokrasi rayına girdi. O zamanki mizah dergilerinde bu konu çok işlenmiştir. Düşünün ki Şemsettin Günaltay müderris bir adam ama İstanbul'da 14 Mayıs'ta İstanbul'da halk ona oy vermedi, Şoförler Cemiyeti Başkanı'nı seçti. Aradan zaman geçti, 14 Mayıs yine bir iktidar değişimi ortaya çıkaracaktır ve hep şöyle söylerim; Atatürk'ün 2 başbakanının arasında iktidar el değiştirdi, son başbakanları İnönü ve Bayar. Türkiye Cumhuriyet tarihinde ilk defa iktidar değişikliği 14 Mayıs 1950'de seçimle olmuştur, şimdi yeni 14 Mayıs'ta da bu iktidar el değiştirecektir. İnşallah sandıktan çıkan sonuçlar beni doğrular, onu ümit ediyorum."

Erdoğan'ın planı sorulduğunda Hüsamettin Cindoruk'un sözleri şöyle daha da dikkat çekici bir hal aldı;

"Kendisini kanunların üstünde görüyor ve kanunları uygulayacak olan Yüksek Seçim Kurulu gibi, Danıştay, Yargıtay gibi organları, yargıyı ayarlamaya çalışıyor. Zannediyorum ki öyle bir plan düşünüyor, mahkeme kararlarıyla bunu çevireceğini zannediyor. Türkiye'de yargı sıkıntısı var, yargı ve yargıçlar tamamen yürütme organına bağlı, onun için zannederim ki hesap ettiği; yargıyı arkasına alarak antidemokratik kararları onlara onatacaktır ama ne yaparsa yapsın mızrak çuvala sığmaz. Dediğim gibi ben 14 Mayıs'ı uğurlu sayıyorum, 14 Mayıs'ı kabul etmişse gidişi de kabul etmiştir. AKP seçimi kazanırsa siyasal İslam rejimi kuvvetlenecek"